“Dem” Ne Demek? Dini Anlamı Üzerinden Ekonomik Bir Okuma
Ekonomik düşüncenin merkezinde her zaman iki temel gerçek vardır: kaynakların sınırlılığı ve insan ihtiyaçlarının sonsuzluğu. Bir ekonomist olarak, seçimlerin yalnızca rakamlarla değil, değerlerle de şekillendiğini bilirim. İnsan davranışlarını yönlendiren inançlar, tıpkı piyasa dinamikleri gibi görünmez ama güçlü bir şekilde etkiler. Bugün, yüzeyde dini bir kavram gibi duran bir kelimeyi bu bakışla ele alalım: “Dem”.
Peki, “dem ne demek?” Dini anlamı nedir? Ve bu kavramın ekonomiyle ne ilgisi olabilir? Aslında, “dem” kelimesi hem sembolik hem de ahlaki boyutuyla ekonomik sistemin kalbinde yankılanan bir kavramdır.
Dem Kelimesinin Dini Anlamı: Zaman, Nefes ve Hayatın Değeri
“Dem” kelimesi Arapça kökenlidir ve sözlükte “kan”, “an”, “zaman” ve “nefes” anlamlarına gelir. Dini bağlamda ise “hayatın özü, insanın yaşamsal akışı” olarak yorumlanır. Tasavvufi düşüncede “dem”, insanın her nefesini farkında olarak yaşaması gerektiğini öğütler.
Bir dervişin bakışında, “dem” yalnızca zamanın bir parçası değildir; o, ekonomik anlamda da kıt bir kaynaktır. Çünkü nefes, tıpkı sermaye gibi, sınırlıdır. Harcandığında geri dönmez. Dini anlamıyla her “dem”, insanın sorumluluk anıdır; ekonomik anlamda ise her “dem”, kararın maliyetidir.
Piyasa Dinamiklerinde “Dem”: Zamanın Değeri ve Fırsat Maliyeti
Ekonomide zaman, görünmeyen ama en kıymetli girdidir. Dini anlamda “dem”i bir “an” olarak düşünürsek, her anın bir ekonomik karşılığı vardır. Her yatırım, her harcama, her üretim kararı bir “dem”in nasıl değerlendirileceğine dair bir tercihtir.
Finansal piyasalarda “zaman değeri” (time value of money) kavramı, gelecekteki bir değerin bugünkü karşılığını belirler. Tasavvufi anlamda ise “dem”, geleceğe değil şimdiye odaklanmayı öğütler. Bu iki bakış birleştiğinde ortaya ilginç bir sonuç çıkar: Ekonomik verimlilik, zamanın bilinçli kullanımına bağlıdır.
Bir ekonomist için bu, üretkenliğin ölçüsüdür. Bir derviş için ise bu, farkındalığın ölçüsüdür. Her iki durumda da “dem”in israfı, kaybın başlangıcıdır.
Peki, modern ekonomi “dem”in bu ruhsal boyutunu unutmuş olabilir mi?
Bireysel Kararlar ve Dini Sorumluluk: Tüketim Ahlakı Üzerine
“Dem”in dini anlamı, bireye yaşamın geçiciliğini hatırlatır. Bu farkındalık, ekonomik davranışları da etkiler.
İslam ekonomisi ve ahlak ekonomisi yaklaşımlarında, insanın tüketim tercihi yalnızca arz-talep dengesiyle değil, vicdanla da şekillenir.
“Dem” bilinciyle yaşayan birey, her kararında şu soruyu sorar: “Bu seçim, sadece bana mı yarar sağlar yoksa topluma da değer katar mı?”
Ekonomik teoriler genellikle bireysel faydayı merkeze alır. Oysa dini ahlak, toplumsal faydayı önceleyen bir denge önerir. Bir toplumun refahı, yalnızca üretimin artmasıyla değil, kaynakların adil paylaşımıyla da ilgilidir. Bu açıdan bakıldığında “dem”, hem bireysel bilinç hem de toplumsal sorumluluk çağrısıdır.
Toplumsal Refah ve “Dem”in Adaleti
Bir toplumun refah düzeyi, kaynakların kimler arasında nasıl paylaşıldığıyla ilgilidir. “Dem”, burada sembolik olarak yaşamın eşit değerini hatırlatır. Her bireyin “dem”i aynı derecede kıymetlidir. Bu, İslam’ın adalet anlayışıyla da örtüşür: bir insanın hayatı, diğeriyle ölçülemez.
Ekonomide ise bazen bu eşitlik bozulur. Sermaye birikimi, emeğin karşılığını gölgelemişse; tüketim, ihtiyaçtan çok statüye dönüşmüşse; işte o zaman “dem”in değeri unutulmuş demektir.
Toplumlar “dem”in manevi anlamını korudukça, ekonomik yapılarında da sürdürülebilirlik artar. Çünkü o zaman refah yalnızca zenginleşmek değil, yaşamın tüm anlarında anlam bulmak haline gelir.
Geleceğe Bakış: “Dem” Ekonomisi Mümkün mü?
Bugünün ekonomik sistemleri büyüme ve tüketim odaklı. Ancak geleceğin ekonomisi, belki de daha “demsel” olacak. Yani zamanı, insanı ve doğayı merkeze alan bir bilinç ekonomisi.
Bir an düşünün:
– Eğer “her dem” bir yatırım anıysa, biz zamanımızı nereye yatırıyoruz?
– Hangi tercihlerimiz geleceği inşa ediyor, hangileri sadece bugünü tüketiyor?
– Ekonomik büyüme, insanın ruhsal küçülmesine mi neden oluyor?
Bu sorular, geleceğin ekonomik sistemini yeniden düşünmek için bir davettir.
Sonuç: Dini Bir Kavramdan Ekonomik Bir Ders
“Dem”, dini anlamıyla insanın nefesini, yani hayat sermayesini simgeler. Ekonomik anlamda ise bu, zaman ve kaynak bilincine dönüşür. Her nefes, her an, her karar bir seçimdir — tıpkı piyasada alınan her ekonomik karar gibi.
Sonuçta ister dinî ister ekonomik açıdan bakalım, “dem” bize şunu hatırlatır: Zaman, en kutsal kaynaktır.
Ve belki de geleceğin en büyük ekonomileri, zamanı, insanı ve doğayı “her dem” taze tutmayı başarabilen toplumlar olacaktır.